persephone

04/12/2010 at 03:14 (günlüğümsü)

koca şehirde akıp giden yıllardan sen mi sabit kaldın bir tek? kayıplarımız ortak değildi ya, yine de eşittik biz. büyüktün sen, farkında bile olmadan mutlu etmiştin geçmişimde bir yerlerde beni, bizi. oysa senin derdin kendi mutluluğundu. hani kelebek etkisi gibi, hiç bilmediğin bir yabancı gösterir ya içinin -hiç görmediğin için bilmediğin- yüzünü.. geçmişten bir yerlerden senin bulunduğun sahneleri eksiltsem yaşamımdan, değişen çok şey olur muydu bilmek isterdim.

ve yine geçip gittin gözlerimin önünden. yine dalgın, yine kayıpların gözlerini gölgelemiş, ama etrafındakilerden acını saklayabilmiş halde yürüyordun. kafandan geçebilecekleri düşündüm o an.. sevdiğinin ölmesinden acı ne olabilirdi? insan sonrasında nasıl hayattan kopmadan kalabilirdi? yeni bir şeylere başlamak için nasıl cesaretini toparlayabilirdi? bunları düşündüm sen yürürken. hayat üzülerek harcanmayacak kadar değerli miydi, yoksa harcadığını belli etmemek için rol yapmaya sebep olacak kadar basit miydi? Sen köşeyi dönünceye kadar bakakaldım arkandan, aklımda senli sahneler..

başladığımız yere döndük yine.. ikimiz de kaybettik, evet.. kayıplar geri gelmiyor ya, acılar sıfırlanıyor mu bilmem.. sadece senin gücünden destek aldım ben o an. ve yine hayatımda farkında bile olmadan -kendinle gurur duymak için bir sebebin daha olmadan- yönümü değiştirdin dönüm noktasında. sen olmasan da olurdu ama sen olduğun için daha iyi oldu.

haberin yok, yaşıyorum..

Kalıcı Bağlantı 5 Yorum

istanbul tavuğu – canıtın..

17/10/2009 at 02:41 (günlüğümsü)

ne kadar çok sorunum olduğunu düşünmekten vazgeçtim.. bir şey de yolunda gitsin yahu demek saçmaymış. yolunda gidenler sorun çıkarmadığı sürece yolunda gittiklerini farkedemeyecek kadar körüm sadece.

gözümü açmalıyım, ışığı görmeliyim…

bu yolda ilk adımı attım şu an itibariyle, polyanna’ya bir şans verilmeli…

karanlıkların içinden gökyüzüne kaldırıp başımı gözümü açtığımda anlıyorum ki her şey yolunda 😉

(anın belgesidir)aydınlık

Kalıcı Bağlantı Yorum Yapın

kuşkonmaz bahçesindeki kuşlar

10/07/2009 at 01:27 (günlüğümsü)

masum bir çizgiymiş sadece günlük. hadi bu sefer de yırttım ne diyeyim, şaşırtıyorum kendimi. bir sürü tetkik var başımda, sıkıldım. bu gece için negzel planlarım vardı ama yarınki planlarım yüzünden iptal ettim. sonra yarınki planlarımı da iptal ettim, aferim bana.

ginseng iyi bir şeymiş, her halta yarıyor. uykum vardı misal, artık yok. sadece boktan bir günlük yazasım var o kadar. he işte yazıyorum onu da, aferim bana.

sallamıyorum seni, niye? önemsizsin çünkü, önemsemiyorum ben de. dolan dur deli gibi, kafam rahat, keyfim yerinde. bir de kedim olsaydı… ama dedim ya ne yapmıyorum? sallamıyorum, aferim bana.

lan günlük, içki bütün kötülüklerin anasıymış ya, daha kötüleri de var bence. misal ağzıyla içmeyi beceremeyen birtakım beceriksizler. böyle insanları içtikleri anlarda kapalı bir odaya tıkmalı, herhangi bir insanla veya nesneyle herhangi bir temas kurmalarını engellemeli bence. ya da ağızlarıyla içmeyi öğrensinler tabi. misal ben biliyorum, aferim bana.

-yat lan artık dallama..

-belki de uçabilirim? (aferim)

bence anlamadın ama neyse,

öperli, severli

senin,

kedi

xxx

Kalıcı Bağlantı Yorum Yapın

benmari usülü küresel ısınma

28/06/2009 at 21:45 (günlüğümsü)

dolu yağmış günlük, dolu dolu yağan başka şeyler de oldu bugün. hava da sıkıntılıydı zaten. hem de nemliydi çok, sıkıldım. kokusunu arıtamadım bir şeylerin bugün, yüzdüm çok ama çıkmadı. küçük, yumruğum kadar bir şeyler vardı bahiste. dinler gibi yaptım, duymadım.

odama baktım bugün. ne de özeldi… 10 metrekareye iki yıldır bir hayat sığdırmışım ben. gidiyor olmak ilk kez bugün koydu. eşyalar toparlanır, vedalaşılır, uçulur… işte hepsi bu.

benden ne olur hiç bilmiyorum. mavi pitikare desenli tabağım boş, dolar mı dolmaz mı bilmem.

uçmak güzel şeydir herhalde. göreceğiz, meraklıyım. sıkıntımın tek nedeni şu kadim dostum, atlatsam, kurtulsam. çikolatalara doyasım var ama üşengeçliğim daha ağır basıyor.

bir işin olacağına emin olan ve çok heveslenen birine aslında olamayacağı nasıl söylenir ki? söylesen bir dert söylemesen başka. hiç istemiyorum söylemeyi ama günden güne daha fazla heveslendiğini görmek içime dert oluyor. hangisi daha çok üzer bilemiyorum, susup kalıyorum. beceriksizim.

“sen zehri şeker, şekeri zehrediyorsun. etme.”

öperli, severli,

senin,

kedi.

xxx

Kalıcı Bağlantı Yorum Yapın

karpuz kabuğu denize düşeli çok oldu

23/06/2009 at 15:47 (günlüğümsü)

sonunda eğitim aşkıyla yanıp tutuşan okulum tatile girdi günlük. bir an artık hiç bitmeyecekmiş gibi hissetmeye başlamıştım. haziran bitti, okul ancak… onlarca ödev, sınav, ders geride kaldı. bu sene de böylece tarihin tozlu sayfalarında yerini almış oldu, darısı önümüzdeki dönemlere diyorum, oh. tatile gitsem deniz suyuyla haşır neşir olsam artık..

planını yapamadığım, önümü göremediğim zamanlar tedirgin olurum ya hep, yine bir tedirginlik var üstümde. aynen iki yıl önce olduğu gibi. “ne yapsam?”larla dönen bir ton düşünce var kafamda. kızsam da buna, garantici insanım ben, evet.

gideceğim nerdeyse kesinleşti, merak ediyorum başıma daha neler gelecek. korku değil de heyecan bu. korkmam zaten böyle şeylerden, heyecanlanırım sadece.

son ödevimi teslim etmek için bastırdığım kağıt, elimi kesti, fena yakıyor. bu da sonuncunun hatırası olsun dedim. şimdi çok önemli birkaç işim kaldı. sonrasında masalım başka şehirlerde yazılmaya devam edecek. tabii eğer…

“İstemem ben hiç adım unutulsun
Resmim tozlu raflara konsun
Arayan beni masallarda bulsun
Daha parlayabilirdim söndüm
Daha oynayabilirdim döndüm
Daha toplayabilirdim böldüm
Masalımı da gördüm”

öperli, severli.

senin,

kedi,

xxx

Kalıcı Bağlantı Yorum Yapın

Next page »